ALZHEİMER ve CİNCİ (HOCA!) (MAT-21)
Danışan, 65 yaşında bir erkek. Beş yıl önce bir günde, bildiği bütün sure ve duaları, Kur'an okumayı unutmuş. Namaz kılamıyor, ezan okunurken altını pisletiyor, konuşma güçlüğü yaşıyor. Sabah kalkınca aynayı öpüyor, bardakları saklıyor, koltuk örtülerini falan yırtıp evin her yerinde altın arıyor. Dışarı çıkınca evin yolunu hatırlamıyor.

ARKA PLAN
1. Şimdiki eşi ile tanıştığında, kadın; evli, üç çocuğu olan, eşiyle mutlu bir bayanmış. Ama adam, bu arkadaşının evine gidip gelirken kadını etkiliyor ve on yılık evliliklerini bozuyor. Kadının eski eşinden aldığı bir intizar var. Evli kişiye kanca atan lanet alır. “Üç kişiye Allah lanet etmiştir: Ana-babasından yüz çeviren, karı-kocanın arasına girip onları ayırmaya çalışan, bir de Müslüman toplumun arasına nifak sokmak için dedi-kodu yapmaya çalışan kimse.”(Kenzu’l-Ummal, 43930).

2. Kadın, 18 yıl önce kendi emekli ikramiyesi ile bir ev alıyor ve evi kendi çocuğunun üstüne yapmayı planlarken; adam eşini tapu işlemlerinde aldatıyor, kendi çocuğunun üstüne yapıyor. Kadın, tapu dairesinin önünde "benim elime düş, altını pisle, benden başka bakanın olmasın" diye beddua ediyor. Adamın altı tane ilk eşinden çocuğu olmasına rağmen hiçbirisi arayıp sormuyor, yanına gelmiyormuş.

Kocasına lanet eden kadın lanetlenir. Bu kadıncağızda şimdi kendi yaptığını çekiyor. Ahir ömründe, eşinin altını temizlemekle meşgul. Allah adil-i mutlaktır. O beddua etmese de, Allah onun hakkunı alırdı. O, haddi aşan beddua ile kendini de lanetlemiş oldu.

3. Adam 18 yaşında iken cin işlerine merak sarmış. Zikirlerle  dört tane cini hükmü altına almış. Gelen hastalara, okunmuş su, muska veriyor; ayaklarına ip dolayıp kendilerinde büyü olup olmadığını söylüyor, define aramalarına katılıyormuş. Zaten asıl belayı buradan bulmuş. Şeytan, kullanmış şimdi bir kenara atmış. Zaten bu işlerle uğraşanlar genelde ahir ömürlerinde çok rezil olur ve akıl nimetinden mahrum kalırlar, namazlarını kılamazlar.Akli melekeker yerinde olmayınca, son nefeste kelime-i şehadet getirmekte nasip olmaz. Hayat, şeytana mağlubiyetle biter.

Kişi; cinlerle temas kurabilmek için oruç tutar, riyazet yapar ve zikir çeker. Allah için yapılmayan zikre, riyazete ve oruca ancak cinni şeytanlar teşrif eder. Hoca onların maharetlerinden faydalanıp nam ve para kazanır. "İnsanlardan bazı adamlar cinlerden bazı kişilere sığınırlardı, onlar da bunları daha sapkın hale getirirlerdi."(Cin, 6)

Gerek Kur'anda gerekse hadislerde insanların cinleri kullanmasına ruhsat verildiğine dair bir izin yoktur. Bu hocaların kendilerinin Hüddam isimli müslüman cinlerinin olduğunu söylemeleri de şeytanın sadece bir aldatmasıdır.

İşin en acı tarafı bu zavallı hocalar, bu yeteneğe zikirle , oruçla ulaştıkları için bir de kendilerini evliya sanırlar. Zaten şeytan, bunların bir kısmına kendini Mevlana olarak falan tanıtır. Bunların kulağına fısıldar durur. Rüyalarında insanların sırlarını gösterir. Şifaya ait bilgiler verir.   İnsanlarda bunları mübarek, ermiş bilip medet umar.

Kendilerine gelenlere sünnette ve Kur'anda olmayan usullerle bakım yapar ve sana büyü yapılmış, nazar değmiş, cinlenmişsin derler. Bu zavallılar, gaybı bildiklerini iddia edip, gelenlere pervasızca "sana, büyü yapılmış" ifadesini söylerler. Oysaki "gaybı, ancak Allah bilir"(Neml, 54) ayeti apaçık ortada iken bunlar gayb(görünmeyen, bilinmeyen) hakkında konuşurlar.
Zina gibi büyük bir günah için bile dört şahit istenirken, yapılması şirk olan büyü  için şahitsiz olarak konuşur, insanların kalbine şüphe atarlar. Sizde, bana kim büyü yaptı diye su-i zanlara girer ve masum insanlar hakkında iddialarda bulunur, iftiralar atarsınız. Ben büyü konusunda kendi annesinden, nenelerinden şüphelenen insanlar gördüm. İşte bu zavallılar, pervasızca söyledikleri bu iddiaları ile masum insanların ahını alır ve yuvaların dağılmasına yol açarlar. Haliyle ahir ömürlerinde çektikleri az bile kalır.

Birde cinleri olmasa da okuyup üfleyen, muska yazan, okunmuş su dağıtan hoca takımı vardır. Bunlarda şirk dolu bu icraatleri ile şifayı kendilerinden bilir ve kibirlenirler. İnsanların, kendilerine itibar ve teveccüh göstermesi hoşlarına gider. Muskadan, sudan para kazanırlar. Milleti şirke düşürüp, şeytanların musallatına uğratırlar. Aslında yazdıkları muskalar, şifa falan getirmez. Şeytan burada da hilesini kurar. Muskayı takanı sıkmayı bırakır. Hasta, iyileştiğini sanır, şirk olan muskayı takar. Hoca şifa dağıttığını sanır, muska yazmaya ve kibirlenmeye devam eder. Musallatın büyüğü kendilerine gelmiş farkında bile değiller.

Bu ilmi elde ettikleri safsata dolu havas kitapları ise; yahudi, süryani, eski Babil ve Mısır kaynaklarından derlenip toparlanmıştır. Şeytan, şeytanlaşmış insanların kulağına söylüyor onlarda yazıyor. Hepsi bu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar